Normal hücre basamak basanak değişime uğrayarak kansere dönüşmekte ve kontrolsüz bir şekilde vücudumuza zarar vermektedir. Midenin yüzeyini kaplayan hücrelerdeki bu değişiklik mide kanserini başlatır. En sık görülen 4. Kanser türü olup kansere bağlı ölümlerde 2. Sırada yer almaktadır. Özellikle gastrit ve ülser gibi masum mide rahatsızlıkları mide kanseri tanısının gecikmesine ve tedavinin daha zor hatta imkânsız hale gelmesine neden olmaktadır.
pylori enfeksiyonu, yüksek tuz tüketimi, tütsülenmiş gıda, sigara, obezite ve az hareket riskli grubu belirleyen ve değiştirilebilir risk faktörleridir.
A kan grubu, erkek cinsiyet ve genetil (e-kaderin , BRCA1-2 mutasyonları) ise değiştirilemez risk grubunu oluşturur.
Karnın üst karafında rahatsızlık hissi, bulantı, kusma, doygunluk hissi, gerginlik, iştahsızlık ve ağrı ile kendini gösteren dispeptik belirtiler en sık görülen bulgular olup hastalar tarafından önemsenmemektedir. Bunun sonucu erken evrede tanı alabilecek mide kanseri ilerleyerek diğer organlara yayılmaya başlar.
Kilo kaybı en önemli belirti olup hastanın zaman kaybetmeden ileri tetkik ile değerlendirilmesi gerekir.
Özellikle sindirim sistemi rahatsızlığı olan kişilerde endoskopi eşliğinde görüntüleme ile tanı erken dönemde konulup tam bir tedavi şansı yüksektir. Geçikmiş bir tanı tedavi şansını düşürür.
Gastroskopi ile tanı alan kişilere Bilgisayarlı Tomografi ya da PET çekilerek yayılım hakkında bilgi sahibi oluruz.
Laparoskopik ve açık cerrahi ile tedavi başlatılır. Kanser yerleşimine göre midenin bir kısmı ya da tamamı alınarak cerrahi işlem tamamlanır. Devam eden süreçte Kemo-Radyoterapi yani ilaç/ışın ile tedaviye devam edilir.